22 Temmuz 2010 Perşembe

KİM GALİP ?





Eskiden küçük şeylerle mutlu olurduk. Ellerimiz küçüktü, gözlerimiz küçüktü, dudaklarımız küçüktü, kurduğumuz cümleler devrik olsa bile, onlar da küçüktü. Annemizin bir bakışı mutlu ederdi bizi ya da işten eve gelen babamızın cebinde ki bir çikolata. Yani mutlu olmak için büyük şeylere ihtiyacımız yoktu; çünkü çocuktuk eskiden.

“Uf olurdu” canımız yandığında, yüreğimiz acımazdı istediğimiz bir oyuncak alınmadığında. Üzüntülerimiz bile küçüktü, çünkü çocuktuk eskiden.

Amansız bir hastalık gibi fark etmeden bizi kemiren, çocukken nasıl geçtiğini anlamadığımız, şimdi ise geçmesin diye dua ettiğimiz bir zaman kavramı yoktu. O zamanlar, yatcaz kalkcaz yatcaz kalkcaz anneannemize gidecektik, oysa şimdi bir koşu bandının üzerinden izliyoruz, kayıp giden zamanı. Ne kadar arttırsak da tempomuzu, adım sayımız ne kadar fazlalaşsa da biz hep aynı yerden izliyoruz. Hep katılımcısıymış gibi göründüğümüz hayatımızın aslında zamana mağlup izleyicileri miyiz?

Küçük mutluluklarımız yok artık. Babamızın cebinde ki çikolatalar da ve yüzümüzde ki huzurlu tebessümle oynadığımız oyuncaklarımız da. Çünkü şimdi biz zamanın avucunda küçülmüş birer oyuncak olduk. Rüzgâr nereye savuruyorsa orada buluyoruz kendimizi. Çocukluğumuzda hoyratça savurduğumuz zaman şimdi fütursuzca öcünü alıyor sanki bizden. Yitirilen her saniye eksiltiyor ömrümüzden bir soluğumuzu daha. Eksildikçe nefesimiz, ruhumuz telafi olsun diye bir yenisini ekleyebiliyor mu paylaşımlarına?

Babam ve Oğlum filminin fragmanında geçen bir soru takılıyor şu ara zihnime. “İnsanlar büyüdükçe hayalleri küçülür mü?” İnsanın büyüdükçe kendini daha iyi tanıması ve sınırlarını öğrenmesinin bir sonucu bu sanırım. Reel dünyanın dışına taşamayan insanların teorisi bu, “hayal kurmak çocukça bir şeydir” lafı. Ne yazık ki bunu öğreniyoruz, öğretiliyoruz, büyüdükçe hayallerimiz bile mütevazıleşiyor. Oysa olgunlaştıkça, yaşadıkça, ufkun genişledikçe daha fazlasını istemelisin, daha geniş bir hayal penceren olmalı. İstediğini elde etme gücünü, kendinde daha fazla bulmalısın.

Zamanla ömrünüzün duvarlından bir tuğla mı eksiliyor, yoksa bir yenisini mi ekliyorsunuz o inşaata?
Kim galip?
Zaman mı, siz mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder