6 Aralık 2016 Salı

Belki de en iyisi doğaya sığınmak!

Belki de en iyisi doğaya sığınmak!

Sıra sıra dizilmiş selvi kavaklarının arasında kaybolmak istiyor insan bazen. Hiçbir insan sesine tahammül etmeden yalnızca rüzgarın ağaç dallarıyla buluştuğu o melodiyle ruhunu dinlendirmek istiyor. Kim bilir belki göğsüne yatırıp, dallarıyla başını okşar kavak ağacı. Belki yanağından süzülen gözyaşlarını siler yaprakları. Öyle ya, kırılmış yerlerini tamir eder belki pürüzsüz, damarlı elleri. Tomurcuklar belki canına nefes verir, göz bebeklerine de ışık, tıpkı annesinin karnından çıkıp hayatla buluşan bebeğin mucizesi gibi.

Acıya çalan hayatlarımızdan kaçıp doğaya sığınmak istiyor insan bazen.

Hayal etsene bi, kimsesiz ve sessiz bir koyda, gökyüzünün yansıdığı mavilikte kendini salıverdiğini. Zihnini çırılçıplak kalana kadar tüm pisliklerden arındırdığını düşün. Kulağındaki insan kakofonisinden kurtulduğunu fark etin mi? Baksana, suyun içinde sırt üstü uzanmışken gökyüzünde izlediğin martılarla birlikte göç ediyorsun. Huzura doğru bir yolculuk bu, biliyorsun değil mi? Gülümseyen maskelerinin altında zehir zemberek ruhlarını kapatmaya çalışan mahlukların çevrelediği hayatından kurtulmak istemez misin? O karanlık çemberin içinde sana ait olmayan yaşamı ateşe verip, usulca gitmek istiyorsun, biliyorum. Kendi büyüttüğün çiçeklere, kendi boyadığın rengarenk gök kuşağına, dilindeki melodiye haksızlık ediyorsun, sen de farkındasın. Ruhuna ihanet bu. Hadi, artık uyanma vakti.

Belki de en iyisi doğaya sığınmak!

Yemyeşil bir dağın yamacındaki tek gözlü bir evin bacasından gökyüzüne yükselen duman gibi kaybolmak istiyorsun. Sanki hiç var olmamış gibi. Hayır, hayır… Hiç var olmamış gibi değil de, sanki var olduğun ama var olmanın bedelini çok ağır ödediğin zamanların ateşinde yanıp, kor olmak gibi…

Kapkara gökyüzünü yaran şimşeğin ışığında hayat bulmak istiyorsun. Tıpkı el yordamıyla ilerlediğin yaşamda günü kurtarmak için tutunduğun geçici hevesler gibi.

Buğulanan cama düşen yağmur damlası olmak istiyorsun bazen, yok olana kadar yavaş yavaş aşağı süzülebildiğin.

Kayaların arasına sıkışmış, fark edilmeyecek kadar sıradan bir taş olmak istiyorsun kimi zaman.  – ki zaten çoğu zaman taş kesiliyor kalbin, yanılmışlıkların yüzünden.
……
Rüzgarın sesinde, yağmurun neminde, mavinin huzurunda yemyeşil bir dünyada var olmanın tatlı hayalini kurmaya devam et. Eminim bir gün kendi yansımanla birlikte o gerçeklikte hayat bulacaksın…

Haydi, şimdi kendi doğana dönme vaktin geldi.
Artık hazırsın!

Vedat Sakman – Usulca…
https://www.youtube.com/watch?v=EtAxALI43ek