Belki de en iyisi doğaya sığınmak!
Sıra sıra dizilmiş selvi kavaklarının arasında kaybolmak
istiyor insan bazen. Hiçbir insan sesine tahammül etmeden yalnızca rüzgarın
ağaç dallarıyla buluştuğu o melodiyle ruhunu dinlendirmek istiyor. Kim bilir
belki göğsüne yatırıp, dallarıyla başını okşar kavak ağacı. Belki yanağından
süzülen gözyaşlarını siler yaprakları. Öyle ya, kırılmış yerlerini tamir eder belki
pürüzsüz, damarlı elleri. Tomurcuklar belki canına nefes verir, göz bebeklerine de ışık, tıpkı annesinin karnından çıkıp hayatla buluşan bebeğin mucizesi gibi.
Acıya çalan hayatlarımızdan kaçıp doğaya
sığınmak istiyor insan bazen.
Hayal etsene bi, kimsesiz ve sessiz bir koyda, gökyüzünün
yansıdığı mavilikte kendini salıverdiğini. Zihnini çırılçıplak kalana kadar tüm
pisliklerden arındırdığını düşün. Kulağındaki insan kakofonisinden kurtulduğunu
fark etin mi? Baksana, suyun içinde sırt üstü uzanmışken gökyüzünde izlediğin
martılarla birlikte göç ediyorsun. Huzura doğru bir yolculuk bu, biliyorsun
değil mi? Gülümseyen maskelerinin
altında zehir zemberek ruhlarını kapatmaya çalışan mahlukların çevrelediği
hayatından kurtulmak istemez misin? O karanlık çemberin içinde sana ait olmayan yaşamı
ateşe verip, usulca gitmek istiyorsun, biliyorum. Kendi büyüttüğün çiçeklere,
kendi boyadığın rengarenk gök kuşağına, dilindeki melodiye haksızlık ediyorsun, sen de farkındasın. Ruhuna ihanet bu. Hadi, artık uyanma vakti.
Belki de en iyisi doğaya sığınmak!
Yemyeşil bir dağın yamacındaki tek gözlü bir evin bacasından
gökyüzüne yükselen duman gibi kaybolmak istiyorsun. Sanki hiç var olmamış gibi.
Hayır, hayır… Hiç var olmamış gibi değil de, sanki var olduğun ama var olmanın
bedelini çok ağır ödediğin zamanların ateşinde yanıp, kor olmak gibi…
Kapkara gökyüzünü yaran şimşeğin ışığında hayat bulmak
istiyorsun. Tıpkı el yordamıyla ilerlediğin yaşamda günü kurtarmak için tutunduğun
geçici hevesler gibi.
Buğulanan cama düşen yağmur damlası olmak istiyorsun bazen, yok
olana kadar yavaş yavaş aşağı süzülebildiğin.
Kayaların arasına sıkışmış, fark edilmeyecek kadar sıradan
bir taş olmak istiyorsun kimi zaman. –
ki zaten çoğu zaman taş kesiliyor kalbin, yanılmışlıkların yüzünden.
……
Rüzgarın sesinde, yağmurun neminde, mavinin huzurunda
yemyeşil bir dünyada var olmanın tatlı hayalini kurmaya devam et. Eminim bir
gün kendi yansımanla birlikte o gerçeklikte hayat bulacaksın…
Haydi, şimdi kendi doğana dönme vaktin geldi.
Artık hazırsın!
Vedat Sakman – Usulca…
https://www.youtube.com/watch?v=EtAxALI43ek