24 Haziran 2010 Perşembe

KALBİ SOĞUK OLANIN AĞZINDAN SICAK SÖZ ÇIKMAZMIŞ

Kalbi soğuk olanın ağzından sıcak söz çıkmazmış derler. Kim söylemiş, neden söylemiş bilmem, belki de ben uyduruyorumdur şuanda. Bilmiyorum ama öyle değil midir hakikaten? Şimdi, kalbi soğuk olanın nasıl bu hale geldiğini bir kenara atıyorum ( başka zaman bu konuya geri döneceğim) önemli olan nasıl ısıtırız sorusuna yanıt bulmak. Çünkü olan olmuş, yürek buz tutmuştur, geriye dönüp ah vah etmektense bundan sonra “ne yapabilirim” dir, asıl mevzu olan. Benim naçizane bir önerim olacak bu konuda. Öncelikle somut olarak bu konuyu ele alırsak Sıla’nın Vur Kadehi Ustam şarkısında da dediği gibi “Ne iyi olurdu kalbe kan yine hücum etse” sözünden yola çıkarak ben kendimi bu konuda bir teste tabi tuttum. Şarkının duygusallığını, efendime söyleyeyim verdiği mesajı yadsıyarak düz mantık aldım bu cümleyi koydum masaya. Dedim ki Elvan, kalbe kan nasıl hücum eder? Eee bu soruyu yanıtlamam çok da zor olmadı, bir beden eğitimi öğretmenliği mezunu şahsiyet olarak.(Öğretmeniyim demiyorum, mezunuyum diyorum dikkat ettiyseniz, bu konuya da daha sonra değineceğim) Kalk kalk Elvan spor yapıyorsun deyip paldır küldür attım kendimi futbol sahasına. Birkaç tur yürüyüşten sonra başladım hafif tempo koşuya, az gittim uz gittim o, 400 metrelik sahayı düz gittim derken baktım tempo yükselmiş, nabız 120’yi çoktan aşmış, kronometre de saat 55 dk’yı göstermiş, hohoho deyip son Şebnem Ferah şarkımı da dinledikten sonra ( Yüksek tempo koşularda Şebnem Ferah veya yabancı müzik severler için Evanesence şarkıları şiddetle önerilir zira çok gaz parçaları mevcuttur bu hatunların.) 60. dk da bitirdim koşumu.

Sonuç; Evet kanın kalbe geri dönüşümünde, o döngüsel mekanizmada bir hızlanma söz konusu oldu. Spor sonrası iç huzur sağlandı, ter atılarak gereksiz toksinlere de güle güle denilerek bedensel olan o dış huzur da sağlandı.
Deneğin yorumu; Bu fiziksel aktivite süreklilik kazanıp bir yaşam biçimi haline gelirse, kesinlikle manen o soğuk olan yüreği ısıtmada bir ön hazırlık evresi oluşturulabilir. Unutmadan sporun çok önemli bir yararı daha var ki, bu bir kadının kendini ruhen iyi hissetmesinde belkide listenin en başında yer alan” fazla kilolara elveda” maddesidir.

Evet, sporumuzu yapıp, silkelenip kendimize geldikten sonra sırada ne var; kalbimize atılan ve düşlerimizi kırıp geçirerek hayal kırıklıklarına neden olan o taşları temizlemek. Hani bu arada da içimden o taşları atan eller kırılsın gibi garip sloganlar atmak da gelmiyor değil.
Neyse holigan bir ruha sahip olan iç sesimi de bastırarak devam ediyorum yazmaya. Her ne kadar içten, taş atan ellerin kırılmasına dair dileklerde bulunsak da aslında bunların içten değil sadece öfkeli ruh haline geçişte ki istemsiz beddualar olduğunun farkına varıyor insan, o taşları söküp atmaya çalışırken ruhundan. Bir süre önce zihnin bir köşeye mi savrulmuş yüreğinse savrulamadan tuz buz mu olmuş, unutmuşsun..O yıkıma neden olan taşları atmakta zorlanırken farkına varırsın, ne kadar acı yaşatsa da, geçmişine sadık kaldığını. Oysa yapılan yanlış işte tam da burada ortaya çıkıyor. Gereksiz bir geçmişe bağlı kalmak… Yapılan bu hata hayallerin sıcaklığını yitirmesine dolayısıyla yüreğin de soğuyup buz olmasına neden oluyor. Sakın geriye dönüp bakma demiyorum ben. Aksine bakacaksın, bakacaksın ki ders alacaksın. Bu iç yıkıma neden olan durumun ileride nüksetmemesi için kendini koruyup kollayacaksın. Zira önümüzde ki maçlara bakarken, geçmiş maçlara da bakıp ders almak gerekmez mi?

Son olarak benim için en önemli noktayı vurgulamak isterim. Kalbin soğuksa ve bu yüzden dudaklarına sıcak cümleler dökülmüyorsa yüreğinden ve zihninden, bir başkasında bulmaya çalışma çareyi. Tek başına, hiçbir yere tutunmadan ayağa kalkabilirsen, içinde ki sıcak-soğuk savaşların kazananını sen belirlersin. Unutmamak gerek ki kendimize panzehir yine biziz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder